![]() |
Tweet |
Avrupa Birliği’ne (AB) üye ülkelerin devlet ve hükümet başkanları, dün Brüksel’de düzenlenen zirvede bir araya geldi. Pek çok konunun masada olduğu zirvede liderler, akşam yemeğinde de AB-Türkiye ilişkilerini ele aldı.
Zirve öncesi Ankara’ya yönelik en sert açıklama Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’dan geldi. Macron, 27’lerin Türkiye-AB ilişkilerinin düzeltilmesi için Ankara’ya fırsat verdiğini ancak Türkiye’nin bunu değerlendirmediğini söyleyerek yaptırımın kaçınılmaz olduğunu savundu. Paris, AB’nin Türkiye’ye ödediği mali yardımın kesilmesi, silah ambargosu ve Gümrük Birliği’nin askıya alınması gibi taleplerle masaya oturdu.
Zirveden önce bir önemli açıklama da NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg’den geldi. Portekiz Başbakanı Antonio Costa’yı ağırlayan Stoltenberg, Ankara’ya sahip çıkarak “AB liderlerinin olumlu yaklaşmasını umuyorum. Türkiye’nin NATO ve Batı ailesinin parçası olduğu gerçeğini fark etmemiz lazım” dedi.
‘Kopma olmamalı’
AB dönem başkanı Almanya’nın Şansölyesi Angela Merkel ise, Türkiye konusunun birçok parametreyle değerlendirilmesini talep etti. Nitekim yaptırım kararının AB-Türkiye ilişkilerinin kopmasına neden olmaması gerektiğini savunan Merkel, Türkiye ile yeniden oluşturulacak pozitif gündem üzerinden işbirliğinin canlı tutulmasını hedefliyor.
AB’nin prensipte, bir üye ülkenin çıkarlarını üçüncü bir ülkeye karşı koruduğunu göstermesi gerektiğini de bilen Merkel, Yunanistan veya Hollanda gibi ülkelerin marjinal veya maksimalist taleplerine geçit vermedi. İstediğini bir türlü alamayan Atina, ilk taslak metinden rahatsızlığını dile getirdi ve zirveyi adeta kilitlemeye çalıştı. Berlin ile birlikte birçok ülke, bu nedenle Atina yönetimini eleştirirken, Yunanistan’ın kendi kamuoyunda beklentileri çok yüksek tuttuğu işaret edildi. Türkiye’nin gerçekleştirdiği olası ihlaller ile Ankara’ya uygulanacak yaptırımlar arasında bir orantı bulunması gerektiğine vurgu yapan birçok ülke, bu alanda Yunanistan veya Rum Kesimi’ne destek vermedi.
AB’nin motoru olarak bilinen Paris-Berlin ekseninde bir ayrışma olduğu izlenimi vermek istemeyen Merkel, Doğu Akdeniz meselesinin, AB’nin müdahil olması gereken bir durum olduğunu kabul etti, ancak Ege ile Libya veya Yukarı Karabağ konularında Türkiye’nin attığı adımlara 27’lerin tepki vermemesi gerektiğini savundu. Merkel, Fransa’yı ikna ederek bu görünüşü kabul ettirmeyi başardı.
Taslakta yumuşak dil
Nitekim gazetemizin baskıya gönderildiği saatlerde Milliyet’e ulaşan zirve sonuç bildirgesi taslağına göre AB liderleri, Ankara’nın, Oruç Reis sismik araştırma gemisini geri çağırarak, bölgedeki gerilimi azaltacak hamlede bulunduğunu ifade etti. Bu önemli adımın devamının geleceğini umduklarını dile getiren liderler, AB’nin, Türkiye ile sorunlarını diyalog yoluyla ve gerekirse uluslararası hukuka başvurarak çözmek istediğine vurgu yapıyor.
Milliyet’e değerlendirmede bulunan AB Konseyi kaynakları, Doğu Akdeniz’de yaşanan gerilimde aslında Türkiye’nin haklı olduğu konular bulunduğuna dikkat çekerken, Ankara’nın buna karşın bölgede gerilimin tırmanmasına katkıda bulunarak usul hatası yaptığını ifade etti. Aynı kaynaklar, buna göre kısıtlı ve ilişkilerin kopmasına neden olmayacak yaptırım kararı alınacağını aktarırken, zirveden sonra gözlerin Joe Biden yönetiminin S-400 gibi konularda Ankara’ya karşı sergileyeceği tavra çevrileceğini kaydetti.
AB’nin bu çerçevede Türkiye ile sağlam temellere dayalı bir işbirliği arzu ettiği vurgulanan taslak metinde, birliğin, ekonomi ve ticaret başta olmak üzere üst düzey diyalog ve göç gibi konularda işbirliğini artırmak istediği belirtiliyor.
AB diplomatik kaynakları, bundan sonra Türkiye’nin birliğe yönelik atacağı yapıcı adımların yanı sıra Washington ile Ankara arasındaki ilişkilerin seyrinin izleneceğine vurgu yaparak, Türkiye’nin bundan sonra sergileyeceği siyasi iradenin Brüksel-Ankara ilişkilerinin evrimini de şekillendireceğini savundu. Bununla birlikte kaynaklar, Doğu Akdeniz’de gerilimin yeniden artması ihtimaline karşı, ihtiyati yaptırım listesi hazırlanması amacıyla AB Dış Politika Yüksek Temsilcisi Josep Borrell’e yetki verilmesinin öngörüldüğüne de dikkat çekiyor.
Anlaşma çıkmaza girdi
İngiltere ile Avrupa Birliği (AB) arasında ticaret ve gelecekteki ilişkileri şekillendirecek anlaşmaya ilişkin müzakerelerin “kesin karar” alınması için pazar gününe kadar süreceği, ancak hala “çok büyük görüş ayrılıkları” bulunduğu bildirildi. İngiltere Başbakanı Boris Johnson, önceki akşam müzakerelerdeki tıkanmayı aşabilmek için Brüksel’e giderek AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen ile bir araya gelmişti. Görüşmeden sonuç çıkmazken, tarafların, pazar gününe kadar müzakerelerin geleceği hakkında “kesin bir karar” alınması gerektiği konusunda mutabık kaldığı duyuruldu.
“Masadaki anlaşmanın İngiltere için yeteri kadar iyi olmadığını” belirten Başbakan Johnson, AB ile bir ticaret anlaşmasına varılamamasının “artık güçlü bir olasılık” olduğunu, ülkesinin anlaşmasız bir ayrılığa hazır olması gerektiğini söyledi.
Öte yandan AB, İngiltere ile yılsonuna kadar ticaret anlaşması sağlanamaması durumuna karşı yeni acil durum planı hazırladı. Müzakerelerde uzlaşı sağlanamaması olasılığının artması nedeniyle AB Komisyonu’nca hazırlanan plana göre, taraflar, karşılıklı olarak 6 ay boyunca temel hava ve kara trafiğini sürdürecek. Balıkçılar da 31 Aralık 2021’e veya bir anlaşma sağlanıncaya kadar birbirlerinin kara sularında faaliyet göstermeye devam edecek. Önemli belirsizlikler olmasına rağmen bu süreçte AB Komisyonu, İngiltere ile bir ticaret anlaşması yapmak üzere çalışmaları sürdürecek. l Nevsal Elevli Londra